25 Kasım 2018 Pazar

ÜLKER












     Sabri Ülker,1920  yılında kırımda doğdu. Hayatının çocukluk dönemi kırımdaki sovyet ihtilalinin etkisiyle oldukça zor geçti. Zorlu çocukluk anıları ona Ülker'i kurdurduğundan "Biz her insanın hangi ülkede yaşarsa yaşasın güzel bir çocukluk geçirme hakkına sahip olduğuna inanıyoruz" sözünü söyletti. 
       Ülker'in ailesi 1929 yılında İstanbul'a göç etti. 9 yaşında İstanbul'a gelen ve kadırga ilkokuluna kaydoldu. Sabri Ülker ilkokuldan sonra istanbul erkek lisesine kaydoldu. Orta ikinci sınıftayken parasız yatılı sınavını kazanarak Bilecik Lisesine gitti. Yüksek öğrenim için Sultanahmet İktisadi ve Ticari İlimler Mektebi-i Ali'sine kaydolduğunda 2.Dünya Savaşı da başlamıştı. Sabri Ülker yüksek öğrenimi bitirdiğinde savaşta sona erdi. Savaş yıllarında bisküvinin tadını unutan çocuklar için ağabeyi Asım Ülker ile birlikte bisküvi üreteceklerdi. İki kardeş daha çocuk yaşlarında ve ilk gençliklerinde Beşler Fabrikasında çalışmışlardı. Ayrıca aile bir süre şekerleme dükkanını işletmişti.Bu tecrübelere güvenerek Sabri ve Asım Ülker Nohutçu Han'daki atölyede kendi bisküvi işlerini kurma kararına vardılar. Sabri Ülker daha sonra o günleri şöyle anlattı."Tahmin edersiniz 1944'te 2.Dünya Savaşının sorunlarını yaşayan genç cumhuriyetimizde üretim dertlerini bulmak çok zordu. 1944 yılı sonbaharında sabahın erken saatlerinde İstanbul'un o zamanlardaki iş merkezi sayılan, Eminönü'ndeki Nohutçu Han'a geldim. 3.kata çıktım ve hafifçe alçak bir yapıdan geçerek içeri girdim. 100 metrekare alandaki kazanları ,kepçeleri,kalıpları,arkada duran fırını,diğer aletleri tek tek inceleyerek "Bu işi başarmalıyım"dedim.
      Aslında bu işi başarmaları iki kardeş için gerçekten mucize gibi bir şeydi. Atölyenin sahibi, burasını daha önce başkalarına da satmıştı. Aralarında beceremeyip , eski sahibine daha düşük fiyattan geri satmışlardı. Atölyenin sahibi Asım ve Sabri beyin öncekiler gibi bu işi başaramayacaklarını düşünüp "Göreceksiniz bir kaç ay sonra bana geri satacaklar" demekten çekinmemişti.Ve bu lafı ederken de bir bildiği vardı.Çünkü makineler çok eskiydi ve sürekli bozuluyorlardı. Yedek parça olmadığından yeniden çalıştırılması çok zordu. Sabri Ülker eski makineleri tamir etmeyi de öğrendi. Küçük atölyede ilk yıl günde 200 kilo bisküvi üretildi. Bugün Ülker'in iki haftalık üretimiyle dünyadaki herkese bir bisküvi sağlayabileceği gerçeği gösteriyor ki , Sabri Ülker başarmıştı. Sabri Ülker gelecek nesillere ana işi gıda ve içecek olan Yıldız Holdingi bıraktı. 2012 yılı itibariyle Türkiye dahil 10 ülkede üretim yapabilen 54 fabrika ve 300 markası olan 80'in üzerinde ülkeye ihracat gerçekleştiren Yıldız Holding ülkemiz ve dünya ekonomisine katkıda bulundu.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder