10 Haziran 2018 Pazar

LACOSTE

LACOSTE KURUCUSU ile ilgili görsel sonucu

    Rene Lacoste iki alanda ün kazanan meşhur bir Fransız tenisçiydi:tenis ve moda 1926 U.S Open şampiyonasını kazanırken, Rene kendisinin tasarladığı bir şey giymişti. Beyaz , kısa kollu, sıcaktan kaynaklanan nemi almaya yarayan "Jersey petitpique" adı verilen hafif kumaştan yapılmış sporda performans giyiminin ilk versiyonu olan bir gömlektir. Gömlek zamanın tenis modası olan uzun kollu, ağır örgülü axfordlardan radikal bir ayrılıştır. 1927'de Davis Kupası sırasında Amerikan basını timsah derisi bir bavul üzerine bir bahis yüzünden "Timsah" lakabını takmıştı. Ana diliyle hiçbir bağı olmadan, lakap fransızca le crocodile değiştirilmişti. Lakap kartlardaki kurbanına sıkıca yapışıp bırakmayan davranış biçiminden dolayı kaldı. Lacoste'ın arkadaşı Robert Geore kartlarda giydiği blazer'a bir timsah resmi çizdi.
      Tenisten emekli olduktan sonra Lacoste, zamanın en büyük  Fransız örgü giyim üretici şirketinin sahibi ve Başkanı Andre Gillier ile birlikte 1933'te La Societe Chemise Lacoste'u kurdu. Lacoste'un tasarladığı ve kartlarda giydiği göğsünde timsah armalı,bir markanın giyimin üstünde görünmesinin ilk örneği olan devrim niteliğindeki tenis gömleğini üretmeye başladılar.Tenis gömleklerine ilaveten , Lacoste golf ve yelkencilik gömlekleri de üretti. 1951'de şirket "Tenis beyazından "başka renklere dallanmaya ve büyümeye başladı.1952'de gömlekler, ABD'ye ihraç edildi ve yüksek sınıfın giyim tercihlerini etkileyecek "rekabetçi sporcunun statü sembolü olarak pazarlandı.

6 Haziran 2018 Çarşamba



 

       KOTON


koton kurucusu ile ilgili görsel sonucu

         Koton markasının ülkedeki sayılı tekstil devlerinden biri olduğunu bilmeyen yoktur. Bugün günümüzde 365'ten fazla mağazasıyla hizmet vermektedir. Hizmet sektörünün en önde gelen tekstil perakendecisi olan Koton'nun kuruluş hikayesi;
        Senelik cirosu 1 milyar Türk lirasına yakın olan Koton markasının en geçmiş tarihine baktığımızda kuzguncuk (beykoz) bölgesine gitmemiz gerekmekte. O zamanlar subay ve öğretmen olan yılmaz çifti bir arkadaşlarının tavsiyesiyle bu giyim perakendeciliği işine girişmiş bulunmaktadırlar. Yılmaz Yılmaz ve Gülden Yılmaz çifti sağdan soldan derledikleri 5.000 dolar ile ufak bir dükkan açmaya karar verirler.Kuzguncuktaki bu dükkanda ihraç fazlası giyim ürünleri satılmaktaydı. Öyle ki yaptıkları işe sıkı sıkıya sarılan Yılmaz çifti müşterileri tavlamayı başarabilmiş ve kazançlarını katlamışlardır. İlk açtıkları bu dükkana Gülden Yılmaz'ın öğretmen arkadaşı da ortak olsa da o daha sonradan 7.000 dolar karşılığı ile ortaklıktan çıkmıştır. 
       İşleri gittikçe büyüyen Yılmaz çifti ürün çeşitliliğini 100.000 gibi rakamlara çıkardıktan sonra bunların bir kısmını satmak üzere lalelideki "willy"adlı yabancı ile anlaşırlar. Buradan gelen toptan para ile Merter'de ilk dükkanını açarlar. 1990'lı yılların ortasında iki mağazası bir imalathanesi olan Yılmaz çifti artık işi öğrenmişlerdi.
      Ancak büyümek ve küresel olmak adına ihracat yapmak üzere atılımlar yapmaları gerekiyordu. Bunun içinde Almanya'ya  showroom açan Yılmaz çifti buraya markalarını tanıtmak üzere girişimde bulunmuşlardır. 2000'li yıllara girdiklerinde Koton markası Almanya da 20 milyon doların üzerinde ciro yapan bir şirket haline gelmiştir. 10'nun üzerinde de mağazaları vardır artık.
     Zaten bu saatten sonra da markaları kurumsallaşmadığından ve sistem oturduğundan çok daha hızlı büyümeye başlamışlardır. Ayrıca aynı Colins markası gibi Koton da yurt dışında kendini kanıtladıktan sonra ivmeli bir büyüme yakalamıştır. Prof.Dr.Arman  Kırım hocanın Koton markasının büyümesi yolunda çok önemli rol aldığı Yılmaz bey tarafından zikredilmiştir. Firmanın danışmanlığını yapan Arman bey'in Yılmaz bey ile tanışması perakendecilik ile ilgili konferansına rastlamaktadır. Firmanın bu denli gelişiminde müşteri odaklı yaklaşım ve farklılık olduğunu belirten Yılmaz çifti, Koton'un 2012 yılında dünyanın en gelişmiş ekiplerinden birine sahip olan yatırım ve girişim danışmanı Türk-vene satmıştır.Buradan 500 milyon dolar para alan Yılmaz ailesi Koton'un gücüne güç katmıştır. 



        ADİDAS VE PUMA      

ADİDAS VE PUMA ile ilgili görsel sonucu


         Dünyada rekabet adına verilebilecek en güzel örneklerden biri olan bu hikaye Almanya'nın Herzogenaurach kasabasında başlar.Birinci dünya savaşında mağlup çıkan Almanya büyük bir ekonomik kaosa sürüklenir.
Ayakkabıcılık yaparak hayatını kazanan baba Dassler'in iki oğlu vardır. Adolph ve Rudolph. Babaları öldükten sonra, baba mesleğini devam ettirmeye kararlı olan iki kardeş, annelerinin mutfağını atölyeye dönüştürerek çalışmaya başlar. 1924'te kurdukları Dassler Kardeşler OHG (Gebrüder Dossler Schuhfabrik) şirketinde şartlar öyle zordur ki, elektrik olmadığı için bisikletten elde ettikleri enerjiyle deri keserek üretime devam ederler. ABD'li atlet Jesse Owens'in 1936 Berlin Olimpiyatlarında dört altın kazandığı yarışmada giydiği ayakkabıların Dassler kardeşlere ait olmasıyla şirketin ünü yayılır.
      Zamanla savaş sonrası Almanyasında tek başarılı işletme haline gelirler.Bu başarılı ortaklık, ikinci dünya savaşı sonrasında kardeşlerin anlaşmazlığı sebebiyle bozulur. Anlaşmazlığın sebebi, bir Nazi askeri olan Rudi'nin ABD askerleri tarafından esir alındığında ,ABD birlikleriyle ilişkileri iyi olan Adi'nin onu kurtarmak için nüfusunu kullanmamasıdır. Savaş sonrası Adolph, Rudolph'a artık birlikte çalışmak istemediğini, kendine ayrı imalathane açacağını söyler. Rudolp kardeşine bunun mantıklı olmayacağını bu küçük kasabada insanların alabilecekleri sınırlı ayakkabı olduğunu eğer başka bir imalathane açarsa ikisinin de iflas edeceğini söyler, ama Adolp kararından dönmez ve kendine yeni bir ayakkabı imalathanesi açar.
       Dassler kardeşler kasabayı ayıran Aurach nehri sınır kabul ederek, 1948 yılında iki farklı işletme kurarlar.İşçilerin 40'ını Adolf alırken,13'ünü Rudolf alır. Rudolf PUMA markasıyla, Adolf ise ADİDAS markasıyla ayakkabı üretmeye devam ederler.
Herzagenerouch halkıda iki kardeşin ayrılmasıyla beraber Adiciler ve Rudiciler diye ikiye ayrılır. Birinin uğradığı esnafa diğeri uğramaz.Okulda Adici ailelerin çocukları Rudici ailelerin çoçuklarıyla konuşmaz, yetişkinler birbirlerini gördüklerinde yollarını değiştirirler. Bu keskin ayırım halk içinde de kendini uzun zaman hissettirir, öyle ki babası Puma da çalışan futbol yıldızı Lothar Matthaeus, Alman Ligi'nde ilk anlaşmasını malzemelerini Puma'dan temin eden Borussia Monchngladboch'la imzalar.
       Şirketler arasındaki mücadele hiç bitmez. Özellikle "Vidalı kramponu"ilk kimin yaptığı büyük tartışma konusu olmuş. Adolf 1954 Dünya kupası'ndan önce buluşunu Almanya futbol milli takımına götürür. Vidalı krampon zemine göre ayarlanabildiği için devrim niteliğinde bir tasarımdır. Bu tasarım sayesinde Almanya takımı süpriz bir şekilde dünya şampiyonu olur ve savaş mağlubu Almanya halka moral depolar. Puma ise vidalı kramponları ilk kendisinin yaptığının ve 1954'ten önce birçok yıldız futbolcunun bunları zaten giydiğini idda eder. Rekabet kızışmaya devam ederken Adolphe 1978 yılında hayata veda eder. Öldüğünde kardeşi Rudolf ile tam 29 yıldır dargınlardı. yıllar sonra Rudi öldüğünde oda kasaba mezarlığında Adolph'a en uzak noktaya  gömülür.Dünyanın en büyük spor malzemeleri üreticilerinden olan bu iki dev şirketin malzemeleri halen Herzgenourach kasabasındadır. Marshall  Field'in anlamlı sözü;

                 "REKABETİN YOK EDEMEYECEĞİ TEK ŞEY, PRESTİJ'DİR."